AYASOFYA TARİHİ HAKKINDA

AYASOFYA TARİHİ HAKKINDA

AYASOFYA TARİHİ HAKKINDA

İstanbul denilince akla ilk gelen yerlerde biri de hiç şüphesiz Ayasofya'dır. Her yıl yerli ve yabancı yüzbinlerce hatta milyonlara ulaşan sayıda ziyaretçi ağırlayan İstanbul'da baş köşede duran bu eşsiz tarihi eser halen tüm görkemiyle ayakta duruyor. 

İstanbul ili Fatih ilçesi sınırlarında, Sultanahmet Meydan'ında bulunan bu tarihi eşsiz yapı görenleri etkisi altında bırakmaya devam ediyor.

Geleneksel bazilikal planlı ve merkezi kubbeli yapılar sınıfında olan Ayasofya iki katlı olarak inşa edilmiştir. Boyutarıyla oldukça geniş bir alanı kaplayan Ayasofya iç mekan itibariyle de oldukça görkemlidir.

Bu ihtişamlı yapı günümüzdeki haliyle yapılmadan önce aynı yerde iki kez daha inşa edildi. Dolayısıyla üç defa inşa edilmiş olan Ayasofya'nın bugün gördüğümüz ve hayranlıkla baktığımız hali günümüzdeki son halidir. Ancak bundan önce yapılan Ayasofyalarla birlikte yapının tarihine ve tarih içindeki seyrine bakmak gerekir. 

Aynı yerde yapılmış olan ilk kilise Konstantin'in oğlu olan Konstantius tarafından 360 yılında yapılmış ve yapılan bu ilk kiliseye Büyük Kilise adı verilmiş.

AYASOFYA TARİHİ HAKKINDA

İlk olarak inşa edilmiş olan bu yapı MS 404 yılında çıkan bir isyanda yanar ve yıkılır. Yanan kilisenin yerine tekrardan bir yeni kilise yapılması için çalışmalar İmparator 2. Teodosius zamanında başlar. İnşa edilen bu yeni yapıya Kutsal Bilgelik anlamını içeren Ayasofya denilir. Tekrardan inşa edilen Büyük Kilise'nin ömrü çok uzun sürmez ve MS 532 yılında çıkan bir isyan da yıkılır. Tarihte Nika Ayaklanması olarak bilinen bu isyanda şehrin çoğu büyük zarar görür. Bunun üzerine dönemin İmparatorlu Justinianus şehri yeninde inşa etme kararı alır. Ve bu inşa faaliyetine Ayasofya'dan başlayacaktır.

İmparator Justinianus dönemin iki önemli mimarını yanına çağırır ve hayalindeki yapıdan bahseder. İmparatoru dinleyen Trallesli Mimar Antemius ve Miletli İsodorus öncelikle bu hayalin imkansız olduğundan bahsederler. Ancak imparator bu konuda kararlıdır. Bunun üzerine çalışmalara başlayan mimarlar zorda olsa bu eşsiz yapıyı beş yılda inşa ederler. 532 yılında başlayan inşaat 537 yılında son bulur. Bu yeni yapılan Ayasofya o kadar büyüktü ki dünya üzerinde bilinen en büyük yapılan olan piramitlerden sonra Ayasofya geliyordu.

Açılışı yapan imparator kapıdan içeri girdiğinde dışarıdan hayranlıkla baktığı bu yapıya duyduğu hayranlık artmış ve böyle eşsiz bir mabedi yaptırabilmiş olmanın verdiği gururla "Seni geçtim Ey Süleyman" diye seslenmiştir.  (O dönemlerde bilinen en büyük mabed Hz. Süleyman'ın yaptırdığı Süleyman Tapınağıydı.)

AYASOFYA TARİHİ HAKKINDA

İnşa edilen son Ayasoyfa yapısı Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine kadar kilise olarak kullanıldı ve çeşiti zamanlarda onarımlar gördü. 916 yıl kilise olarak kullanıldıktan sonra Fatih'in fethi ile birlikte Ayaosyfa fethin sembolü olarak camiye dönüştürüldü. Harap halde bulunan yapı Fatih'in emriyle toparlanarak düzenlendi ve bir minare ilave edildi. İlk minareden sonra ikinci minare Sultan 2. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. 2. Selim döneminde yapıda meydana gelen yorgunluk belirtilerini gidermek amacıyla görevlendirilen Mimar Sinan geniş kapsamlı bir çalışma yapmış ve payandalarla yapıyı sağlamlaştırmıştır. Ayrıca yapıya iki minare daha ilave edilmiştir.

1930 - 1935 yılları arasında Atatürk'ün emriyle restorasyona alınan yapı yine Atatürk'ün talimatıyla 1 Şubat 1935 tarihinde müze olarak ziyarete açılmış ve 6 Şubat tarihinde de Atatürk Ayasofya'yı ziyaret etmiştir. 

Günümüze kadar restorasyon çalışmalarının zaman zaman devam ettiği yapı 24 Temmuz 2020 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı büyük bir törenle ve 86 yıl sonra kılınan Cuma namazıyla ibadete açıldı ve Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi adını aldı.

 

Bu yazı Bursa Gezi Rehberi tarafından hazırlanmıştır.